Aydın 1 Şubesi
894 | | | 27-10-2016
Tam Gün Eğitim İçin 320 Dersliğe İhtiyaç Var
Fatih TAŞPINAR

 

Eğitim Bir-Sen Aydın Şube Başkanı Tevfik Aksoy, ikili eğitimden tam gün eğitime geçiş sürecini değerlendirirken Aydın’da tamamen tam gün eğitime geçilmesi için 320 dersliğe ihtiyaç olduğunu belirtti.

Aydın’ın eğitim konusundaki ihtiyaçlarını anlatan Aksoy “Aydın’da toplam 19 okulumuz ikili eğitim gerçekleştiriyor. Yaptığımız analizlere göre yaklaşık 320 dersliğe ihtiyacımız olduğu görülüyor. Öğretmen sayılarına gelince Aydın’da 11 bin 955 öğretmenimiz görev yapıyor. Din Kültürü, İmam Hatip Meslek deslerinde, İlk öğretim matematik ve rehberlik derslerinde açığımız var. Aydın’da toplam 703 okul, 7 bin 970 derslik bulunuyor. Bu okullarda ise toplam 161 bin 374 öğrenci eğitim görüyor. Toplam 19 okulda 14 bin öğrenci ise ikili eğitim görüyor” dedi.

TÜRKİYE OECD ÜLKELERİ ARASINDA İKİLİ EĞİTİM YAPAN TEK ÜLKE

İkili eğitimin olumsuz yanlarından bahseden Eğitim Bir-Sen Aydın Şube Başkanı Tevfik Aksoy “Türkiye OECD ülkeleri arasında ikili eğitim yapan tek ülke olarak kalmış durumdayız. Doksanlı yıllardan yana bu konu üzerinde çalışma yapılıyor, tekli eğitime geçilmesi üzerine. Eğitimin paydaşları olan öğrenci, öğretmen, veli üzerindeki etkileri muhakkak bizim için çok önemli. Ekonomik boyutları bir yana bıraktığımızda karşımıza çıkan en önemli sorun evlatlarımızın, çocuklarımızın özellikle küçük yaştaki öğrencilerimizin çok erken yaşta, erken zaman dilimlerinde daha doğrusu günün ilk ışıklarıyla güne başlıyorlar. İkili eğitim yapan okullarda çocuklar 5.30, 6.00 gibi kalkmak zorunda kalıyorlar ki kahvaltılarını, öğle yemeğini hazırlasınlar ve çocuklar okullarına yiyip gitsinler. İstanbul, Ankara, Adana, Bursa gibi büyük şehirlerde bu kalkma saati inanın dörtlere beşlere kadar düşüyor. Ve çocuk bir yerden ulaşım, servisi derken daha erken kalkması gerekiyor ve bu da ailenin, çocuğun temel gereksinim olan uykusundan mahrum kalıyor. Bu bence en önemli sorun. Çünkü uyuyamayan, tam uykusunu alamayan bir bireyin, bir çocuğun okulda dikkatini toplayarak derse kendini vermesi bir hayli güç oluyor” dedi.

TENEFFÜS DAKİKALARI BEŞ DAKİKAYA DÜŞEBİLİYOR

Aksoy ikili eğitimde öğrencilerin çok yoğun olduklarını belirterek “İkinci husus ikili eğitim yapan okullarda öğrencilerin özellikle ders saatlerinde, ders zaman diliminde kısıtlanmaya girilmiyor. Bu durumda aranın kapatılması için teneffüslerden bir daralma meydana geliyor. Teneffüslerden daralma olduğu zaman teneffüs dakikaları beş dakikaya düşebiliyor. Beş dakikada çocuk sosyalleşme anlamında teneffüste arkadaşlarıyla iletişim kurma, temel ihtiyaçlarını giderme noktasında dahi zorlanıyor. Bir de erken kalktığı için kahvaltı yapmadığını düşünsek ilk teneffüste kahvaltı yapmasını planlıyorsa bunu yapması da mümkün olmuyor. Bu yaşta çocuklar zaten bunu tam kendileri de kavrayamadıkları için bazen aç açına öğleye kadar 6 saat üst üste ders işledikleri için öğrenci dinlenemiyorlar, dinlenemediği için dikkat eksikliği meydana geliyor. Öğretmen yoruluyor. Çünkü beş dakikada bir derse girip çıkıyorsunuz. Bu da ayrı bir sorun karşımıza çıkıyor. Diğer bir sorun sabahçı ve öğlenci durumu son saatte birleşme saati oluyor. Burada tam bir kaotik ortam oluşuyor. Sabahçı grup dersten çıkacağı son derste iken öğleciler okula gelmiş oluyor. 700 kişilik bir okulsa 350-350. 350 öğrencinin son ders saatinde son yarım saatte çıkarttığı gürültü zaten son derste olan öğrencileri baya etkiliyor. Ardından bu süreç içerisinde bu kaotik kargaşa içerisinde bu sefer öğretmen çocukları rütin kontrole alamıyor. Tabi bu sıkıntılar her öğretmeni, idareciyi, veliyi yoruyor” ifadelerini kullandı.

ANNE-BABALARA KÜLFET BİNİYOR

Aksoy açıklamasının devamında “İşin başka boyutu da ikili eğitimde bu erken kalkmanın yanı sıra velilere ayrıca başka külfetler de biniyor. Özellikle anne ve babası çalışan öğrencilerin anne ve babaları çocukları sabahçıysa öğleden sonra ya bakıcı bulmak zorundalar ya da başka etüt merkezlerine göndermek zorundalar ki kendisi çalıştığı için çocuğuyla ilgilenmiyor. Ama çocuk sabahtan akşama okulda bulunsa bu sefer çocuk gözetim altında olacak. Eğitim yuvasında bulunacağı için eğitimin artı niteliksel işleyişiyle ilgili müfredatı destekleyecek hem değerli eğitimi hem ona sportif faaliyetlerini destekleyici çalışmaları okulda yaptıracağı için çocuğu güven olduğunu hisseden veli daha da rahatlayacak. Bu da eğitime olumlu olarak yansıyacak. Öğretmenlere olumlu olarak yansıyacak. Müfredatı yetiştirme noktasında öğretmenler yarış içerisinde olmayacaklar. Müfredatı tam ve rahat bir şekilde öğrenciye aktarabilecekler” dedi.

BÜTÇE YÜZDE 15’E ÇIKARILMALI

Aksoy 2019’a kadar tamamen tam gün eğitime geçilebilmesi için bütçeden ayrılan payın yüzde 7’den yüzde 15’e çıkarılması gerektiğini belirterek “Dönüşümü sağlayabilmek ise bakanlığın ifade ettiği rakamları da göz önünde aldığımızda 2019 yılı hedefleniyor. 2012-2013 eğitim öğretim yılında 2016 eğitim yılında geçilmesi hedefleniyordu. Ama bu tam sağlanamadı. Şimdi 2016 ve 2019 hedefini tutturmaya çalışacağız ki inşallah yapılan faaliyetlerde bu tutacak gibi görünüyor. Türkiye genelinde biz izleme ve değerlendirme programımıza bildirdik. Bunu geçirebilmek için yaklaşık 74 bin yeni dersliğe ihtiyacımız var. Bunun yanında sadece 74.000 dersliği yapmanız yetmiyor. Çünkü çocuk sabah gelip akşama kadar okulda durduğu zaman tam bir eğitim yaptığı zaman yemeklerini burada yiyecekler. Okula bir yemekhane lazım. Çocuğun resim müzik gibi çeşitli faaliyetleri yapabilmesi için bu alanlara yönelikte çalışma tabloları lazım. Bu alanları oluşturabilmemiz içinde Hükümetin milli eğitim bakanlığına tahsis etmiş olduğu ekonomik bütçenin yüzde 7’den en az yüzde 15 bandına çekilmesi lazım” şeklinde konuştu.

SINIFLARDAKİ ÖĞRENCİ SAYISI ARTTIRILMAMALI

Aksoy “Tekli öğretime geçmek için ikili öğretimden gelirken sınıflardaki öğrenci sayısını artırmak iyi bir yöntem değil. Çünkü bu bir yöntemdir. Mesala 25 kişilik sınıfı 45 kişi yaparsınız tekli eğitime geçirirsiniz. Biz bunu kabul etmiyoruz. Olması gereken de 25,26 kişilik sınıflarda derslik sayısını artırarak yapılmalı, ki bakanlığın da zaten ön görüsü bu şekilde. Öğretmen sayısının da ona orantılı olarak artırılması lazım. Sadece derslik sayısı yetmez derslik sayısının yanında eğitimin diğer müfredata yardımcı olan etkinlikleri gerçekleştirebilecek spor salonları, müzik odaları, resim odaları, teknoloji tasarım odaları yapılarak derslerin yanında çocukların her tür faaliyetini yerine getirebileceği okullar yapılmalı. Bunlar sağlandığı taktirde biz tam gün eğitime ülkemizde 2019’da geçilebileceğini düşünüyoruz” dedi.

Tüm Yazılar
1 Gerçek Sendikacılık
2 Tam Gün Eğitim İçin 320 Dersliğe İhtiyaç Var